Anksiyete, korku ve endişenin çok fazla olduğu bir duygu durumudur. Anksiyetesi olan insanlar; kriz durumlarında sanki çok kötü bir şey olacakmış gibi durumu kötüleştirerek, tehlikeli görürler. Bu insanlarda bu his çok kuvvetlidir ve hiç geçmeyecekmiş gibi gelmektedir.
Panik duygusunun yanı sıra; eller terler, kalp atışı hızlanır, nefes almakta zorluk çekilir, mideye kramplar girer. Bunun gibi fiziksel belirtiler oldukça sık görülmektedir. Genellikle çocukluk çağında ortaya çıkan bu bozukluk genetik ve çevresel etmenlerin bir sonucudur. Erken yaşta travmatik olaylar yaşayan bireylerde korku mekanizması fazla çalışmaktadır. Bu da strese ve kaygıya yol açar.
Toplumda en sık görülen ruhsal hastalıklardan biridir. Türkiye Ruh Sağlığı Profilinde anksiyete bozukluklarının 12 aylık yaygınlığı %6,7 olarak bildirilmiştir. En riskli dönemin 10-25 yaş arası olduğunu söyleyebiliriz. Cinsiyet olarak kadınlarda daha sık görülmektedir. Yapılan araştırmalara göre 100 kişiden 4ü anksiyete ile karşı karşıyadır.
Anksiyetenin Belirtileri
Anksiyetenin belirtilerine bakacak olursak, şunları sıralayabiliriz:
-Kaygılı, sıkıntılı, gergin olma hissi
– Özgüvenin yetersiz olması
-Sürekli ağlama hissi
-Üzücü olayları düşünme
-Kendini zayıf, güçsüz hissetme
-Uykuya dalmakta güçlük
-Ellerde titreme, terleme
-Kalp atışlarında hızlanma
-Nefes almada hızlanma
-Mide problemleri
Anksiyete bozukluğuna yol açan faktörler ise:
+ Çocukluk çağında başlayan utangaçlık, tutukluk
+ Kadın olmak
+ Ekonomik durumun iyi olmaması
+ Ailede psikolojik problemlerin olması
+ Çok fazla dinlenmek
Anksiyeteli bir birey vaktinin çoğunu hareketsiz geçirir. Üzücü yada kötü bir haber aldığında hemen uyumaya çalışır. Bunun nedeni ise, olaylardan kaçmak ve olayla başa çıkabilme düşüncesinin olmamasından kaynaklanmaktadır.
Avrupa Nöropsikofarmakoloji Koleji tarafından yapılan bir araştırma da düşük ekonomiye sahip kadınların anksiyete olma olasılıklarının daha yüksek olduğu görülmüştür.
Freud kaygının üçe ayrıldığını şöyle ifade eder:
1) Gerçek Anksiyete: Gerçek bir tehlike ile karşılaşılması sonucu oluşan durumdur. Korkuya benzer.
2) Nevrotik Anksiyete: Cinsel ve saldırma duygusu sonucu oluşur.
3) Ahlaki Anksiyete: Kişinin dürtülerini kontrol edememesinden dolayı yaşadığı suçluluk, vicdan azabı, utanma gibi duyguların yarattığı sıkıntı halidir.
Anksiyete ile panik atak birbirinden farklı bir durum olmalarına rağmen sıkça karıştırılmaktadır. Panik atakta; ataklar birkaç dakika yada saat sürerken, anksiyete süreklilik arzeden bir durumdur.
Nasıl Tedavi Edilir ?
En sık tercih edilen yöntem antidepresan ve psikoterapidir. Psikoterapi uygulamasında konuşma terapisi uygulanarak kişinin bu durumdan uzaklaşması ve davranışlarını değiştirerek sakinleştirilmesi sağlanır.
Anksiyete ile başa çıkmak için Courtney Lee Deakin, BBC’ye öyküsünü anlatırken şunları söylemiştir:
- Nefes alın. Nefesinizi kontrol etmek, zihninizi ve bedeninizi sakinleştirecektir.
- Hayatınızı düzenli yaşayın.
- Arkadaşlarınıza ve ailenize bu durumu anlatın.
- Sizi tedirgin edecek durumlardan uzaklaşın. Panik yapmayın.
- Kendinize değer verin.
- Olumlu düşünün. Olumsuz yorumlardan kaçının.
- İyi uyuyun. Stresinizi yönetin.
- Neşeli şarkılar dinleyin. Mutlu filmler izleyin.
- Durum ciddileşirse bir doktora danışmaktan çekinmeyin.
Anksiyete bilindışı ögeleri olan bir iç çatışmanın sonucudur.